Mevzuat Okuryazarlığı
Mevzuat Okuryazarlığı
Düzenlemelerde; haklar, sorumluluklar, etik değerler dikkate alınarak etkili ve özgün metinler oluşmasına özen gösterilmelidir.
Okuduğumuz bir yazıyı, bir öykünün ya da romanın bir bölümünü dönüp dönüp tekrar okuduğumuz zamanlar olmuştur. Asıl düşünceyi pekiştirebilmek, daha anlaşılır ve kalıcı olmasını düşündüğümüz için yaparız bu geri dönüş okumalarını.
Bir oluşumu veya durumu düzenleme, aydınlatma amacıyla konulmuş kuralları, yazılı düzenlemeleri yani ‘mevzuatı’ okuyup anlamada da bazen güçlük çekilir. Bu, ya yazılı düzenlemenin dilinden kaynaklıdır ya da o konuya uzak, ilgisiz olunmasındandır.
Peki, nedir bu mevzuat? “Bir ülkede yürürlükte bulunan yasa, tüzük, yönetmelik, kararname ve benzerlerinin tümü. Belli bir konuda yürürlükte bulunan yasal düzenlemeler.” (TDK, Güncel Türkçe Sözlük.) Anlamı bu yönde belirlenen mevzuat; işimizi, toplu yaşamımızı, etkinliklerimizi de bir düzene sokar. Tüm bunların kurallarını belirleyen düzenlemeler karşımıza çıkar. Bunlar ve benzeri konularda, üzerinde düşünce üretmeye çalışılan konuyla ilgili düzenlemeyi okurken de geri dönüşler hep olur. Bu geri dönüşlerin asıl nedeni konunun sistematiğinin iyi bilinmemesinden kaynaklıdır.
Bilmek Okumak Yorumlamak
Özellikle bir kurumsal yapının yürütmesiyle görevlendirilenlerin, kurumun işletme ve yürütmesine ilişkin yazılı düzenlemeleri bilmek gibi bir hukuki sorumlulukları vardır. Bunun yanında, görevleri gereği karşılaşacakları diğer iş ve işlemlerle sorunlar karşısında da bu yazılı düzenlemeler karşılarına çıkar. Bu görevliler oluşturulmuş diğer kurallarla uluslararası uygulamaları bilmek, okumak, yorumlamak durumunda kalacaklardır. Buradaki anahtar sözcükler çok önemlidir. ‘Bilmek’, ‘Okumak’, ‘Yorumlamak’. Bunları sağlayabilmek için ‘okuryazar’ olmak gerekecektir.
Konumuz kapsamında okuryazarlık, kişinin potansiyelini geliştirip yazılı kaynakları bulma, kullanma, kabul etme ve değerlendirme sürecidir. Bu süreçle kaynak tarama, okuduğunu anlama, yorumlama ve anlatma gibi beceriler kazanılır. Bazen bir yorum farklılığı, işleyişi bilmeme nedeniyle giderilmesi güç zaman kaybına ve her şeyden öte verimlilik kaybına neden olabilmektedir. Hepsinden önemlisi yetişmiş insan kaybıdır. Bu süreci doğru kullanabilmek için yazılı düzenlemelerin dilini ve ruhunu da iyi bilmek gerekecektir.
“Düzenleyici kuralları bir hukuk metni olarak kabul etmek gerekir. Bu metinlerdeki maddelerde yer alan hükümler kesindir..….Ancak bazen öyle durumlar olur ki bu hükümler farklı yorumlara yönelebilir. Bu durumda bir alt hukuk kuralları (yönergeler, tebliğler…) yoluyla açıklanma gereksinimi doğar. Bunlar düzenlenmemişse üst normlar ve genel hukuk hükümleriyle bir yargıya varılır. Buna da ‘yorum’ denilir. Kuralları yorumlamanın herkesin özgürlük alanında olmadığını düşünenlerdenim. Yorum, kuralların uygulanmasında önemli ve olması gereken bir etkidir. Kuralları yaşama geçirme ve kurallar arasındaki uyumun yorumla sağlanacağını düşünürüm.”
Böyle denilmişti ‘Kuralın Dili ve Ruhu’ başlıklı yazıda. Bu kez bu yazının konusu içinde de ‘yorum’ önemli bir yer tutuyor. İletişim olanaklarıyla küçülen dünyada yazılı düzenlemelere, bu düzenlemeleri açıklamaya yönelik yorumlara ulaşmak daha da kolaylaştı. Bu bilgilerin edinilmesi ve kullanılmasında, uygulayıcı ve karar verici durumunda olanların donanımlı ve yetişmiş olması gerektiği anlayışındayım. Yazılı düzenlemeleri oluşturanlar - ‘üretenler’ yani kural koyucularla bu düzenlemelerden yararlanarak iş ve işlemleri yürütenler, uygulayıcılar yani ‘kullananlar’ da aynı bakış açısıyla okuryazar olmalıdır.
- Kural metni, yönerge, prosedür gibi yazılı düzenlemeler oluşturulurken kullanıcıların neyi nasıl anlayacağına, değerlendireceğine dikkat edilmelidir.
- Gereksiz uzun metinler yerine anlatılmak istenenin kısa tümcelerle oluşturulması esas olmalıdır.
- Düzenlemelerde; haklar, sorumluluklar, etik değerler, kişisel güvenlik konuları dikkate alınarak etkili ve özgün metinler oluşturulmasına özen gösterilmelidir.
- ‘Üreten’ ile ‘kullanan’ arasına başka bir görüş ve yorum girmeden, buna gerek duyulmadan oluşturulmuş düzenlemeler her zaman daha kolay uygulanabilecektir.
- Üretilen düzenlemenin maddeleri arasında bir sıra ve bütünlük oluşması önemlidir.
- Kullanıcıların düzenleme üzerinde neleri düşünebilecekleri önceden fark edilmelidir.
- Farklı iletişim araçlarından yararlanarak benzer düzenlemelere ulaşan kullanıcılar biçimsel ve içerik bakımından farklılık görmemelidir.
Beceriler ve satranç sporu
Yazılı düzenlemeleri okuyup anlayarak ‘okuryazar’ olunduğunda kazanılan beceriler vardır. Karar verme, problem çözme, araştırma, zaman yönetimi, eleştirel düşünme gibi yaşam becerileri bu süreçle ortaya çıkar. Farkındalık, çözümleme, sorgulama, değerlendirme, paylaşım ve üretim gibi okuryazarlık becerileri de oluşur.
Buraya kadar üreten ve kullananlar için yazılı düzenleme okuryazarlığı üzerine bilgiler paylaşıldı. Şimdi satranç kuralları, yarışma kuralları, eşlendirme kuralları, yarışma yönergeleri, talimat ve prosedürler gibi satranç sporunda öne çıkan yazılı düzenlemeler üzerinde kullanıcılara sunulan bilgilere bakmak istiyorum. Üretenlerin kullanıcılar için açıklamaya gerek kalmadan bir metin oluşturmadıkları, ele alınan maddelerin gerekçelerini ortaya koymadıkları için okuma ve anlamlandırmada sıklıkla güçlükler yaşanmaktadır. Yine kolay anlaşılırlığın güçlüğüne başka dillerden yapılan çevirilerde de daha sık karşılaşılmaktadır. Oysa çeviri sırasında, düzenlemenin özgün dilindeki sözcükler için yeğlenen Türkçe karşılıklar çok önemli yer tutar.
Kural maddeleri arasında sıkı bir bağ vardır. Bu bağ nedeniyledir ki kurallara detaylı ve bir bütün olarak bakılması, düşünülmesi, karar verme sürecinde böyle davranılması sıklıkla önerilir. Ancak, maddeler arasında bu bağ kurulurken kastını aşan anlatımlara yönelmek, üzerinde durulan konuyu bağlamından çıkarır. Yani kuralı doğru okumak, başka bir deyimle okuryazar olmak gerekecektir.
FIDE Satranç Kuralları üzerinde yapılan açıklama ve ortaya çıkan uygulamalardan çok önemli sayılabilecek örnekler üzerinde duracağım.
Son hüküm
Satranç kuralları madde 5.2.2 ölü konumu anlatır. Maddeye göre “Hiçbir oyuncunun geçerli herhangi bir hamleler dizisiyle rakip şahı mat yapamayacağı bir konum oluştuğunda, oyun berabere sonuçlanır.” Bu durumun ortaya çıkmasıyla da oyun ‘derhal sona erer.’ Maddenin etkisi ve sonuçlarına başka maddeler kapsamında da rastlanır. Örneğin, maddeler 6.9 ve 7.5.5’in son hükümleri bu kapsamda aynı tanımı içerir. Eğer doğru bir okuryazarlık örneği gösterilmezse, bu maddelerin son hükümleriyle biten bir oyunun madde 5.2.2 hükmüne uygun olarak sona ermiş olacağı görülemez.
Eşdeğer etkiler ve gerçekleşme sırası
Yaşanılan örneklere bakılırsa, biten bir oyunun sonucunun hiçe sayılarak oyunun devam ettirilmesi veya başka sonuçlarla bitirilmesi uygulamaları yanlış sonuçlar doğurmaktadır. Bu nedenle 5. madde hükümlerine göre biten bir oyunun sonucunun kesinlik kazandığını, geri dönüşlerin olamayacağını bir kez daha dile getirmek gereği doğuyor. Örneğin, oyun sırasında oluşan ‘mat’ konumunun oyuncular ve hakemler tarafından görülememesi, sonrasında da oyunun yine 5. madde kapsamında ‘beraberlikle’ bitmesi durumunda bu sonucun değişmeyeceğine yönelik uygulamalar olduğu gelen sorulardan da anlaşılmaktadır.
Evet, 5. madde kapsamında beraberlikle biten bir oyunun sonucu artık değiştirilemeyecektir. Ancak gerçekleşme sırasına göre mat konumu daha önce oluşmuştu. Bu sonuç da 5. madde kapsamındadır. Bu durumda mat konumuna dönülerek sonucun bu doğrultuda yeniden belirlenmesi doğru karar olacaktır. 5. maddede sayılan oyunun sonucunu belirleyen durumlar uygulama sonuçları etkisi bakımından ‘eşdeğer’ durumlardır. Eşdeğer durumlarda gerçekleşme sırası önemli olacaktır.
Benzer biçimde mat konumuyla biten bir oyunda, önceki hamlelerde konumun beş kez oluştuğuna yönelik bir sav dikkate alınmayacaktır. ‘Konum tekrarıyla’ biten oyunlar 5. madde kapsamında olmadığından burada anılan durumlar eşdeğer değildir. O nedenledir ki konum tekrarının mat konumundan önce oluştuğu, oluşma öncelik sırası bu örnekte önemli değildir. Doğru bir okuryazar olunduğunda bu ilişkileri anlamlandırmak kolay olacaktır.
Oyun başladı mı?
Ortada, satranç kurallarının 6.6 gibi açık ve emredici bir düzenlemesi varken, oyunun başlangıcı için oyuncuların karşılıklı birer hamle yapmaları gerektiği yönünde bir açıklama vardır. Maddenin yapılan tüm öğretilerde bu açıklama doğrultusunda ele alınması, açıklamayı üretenlerin bu düzenleme üzerinde okuryazar olmadığının belirgin örneğidir.
Oyun derhal sona erer
Madde 9.5.2’de “Savın doğru olduğu anlaşılırsa, oyun derhal berabere biter.” biçimindeki anlatım doğru okunmalıdır. Şöyle ki: Bu anlatımın 5. maddeyle ilişkilendirilmesi yanlış olacaktır. Maddedeki “Oyun derhal berabere biter.” söylemiyle 5. maddedeki “Oyun derhal sona erer.” söylemi dile getiriliş şekliyle benzer olsa da farklı sonuçlar ve etkiler doğurur. 5. maddedeki ‘derhal sona erme’ artık geri dönülmez, önceki hamlelerde oluşan durumlara bakılmaz, sonrasında başkaca bir yan aranmaz bir sonucun ortaya çıktığını işaret eder. Ama madde 9.5.2’deki anlatım sadece oyunun sonucu üzerinde bir değerlendirmedir.
Madde 9.2 ve 9.3’ün gerçekleşme sürecinde belli koşullar aranır. İleri sürülen sav, koşulların incelenmesi sonucu kanıtlanırsa oyun derhal beraberlikle sonuçlanacaktır. Başka bir sonuç değil beraberlik için derhal vurgusu vardır. Oyun devam etmeyecektir artık. Oyun bu sonuçla bitmiştir. Kavramların bu biçimde anlaşılması gerekir. Çünkü maddeler 9.2 ve 9.3 ile ortaya çıkan beraberlik sonuçlarında bile geriye yönelik veya sonrasında başka kararlar almak olanaklıdır.
Benzer biçimde, maddeler 9.6.1 veya 9.6.2 ile ortaya çıkan beraberlik sonuçlarının, madde 6.2.1.1’e dayanarak, oyunun 5. madde kapsamında sona erdiğine yönelik anlayış ve bu yönde yapılan öğretiler de yanlıştır ne yazık ki. Bu da yine bir okuryazarlık sorunudur.
6. maddede temel olarak ‘satranç saati’ anlatılır. Kural maddesi 6.2.1 ve alt bileşenleri ‘hamlenin tamamlanması’ koşullarını ele almıştır. Madde 6.2.1.1’de “Oyunu sonlandıran bir hamleyle de hamle tamamlanmış olacaktır.” denilir. Peki, oyunu sonlandıran hamleler nerede görülür? Maddede sıralanan kural maddeleri ne anlatır? Mat (madde 5.1.1), pat (madde 5.2.1), ölü konum (madde 5.2.2) veya 5 konum tekrarı (madde 9.6.1) ve 75 hamle serisiyle (madde 9.6.2) ortaya çıkan beraberlik konumlarında son hamleyle oyun biter. Bu maddeyle, yapılan son hamleyle hamlenin tamamlanmış olacağı artık satranç saatinin bu noktada kullanılmasının, oyuncuların saatlerine basmalarının ya da basmamalarının bir öneminin kalmayacağı sonucuna varılır. Çünkü sonraki başka maddelerde oyuncuların saate basmamalarının başka bir kıymeti ve anlamı olacaktır.
Okuryazarlık sorunu bu madde üzerinde yapılan bir açıklamayla başlıyor. “Bu maddeden hareketle, 5 konum tekrarıyla 75 hamle serisi de 5. maddedeki gibi oyunu derhal sonlandırır.” Maddeler 9.6.1 ve 9.6.2, 5. maddede değinildiği gibi oyunu ‘derhal’ sona erdirmez. Yani bu maddelerle karar verilen bir oyun bittiğinde öncesine veya sonrasındaki gelişmeye göre bir dönüş yapmak olanaklıdır. Ama 5. maddede sayılan durumlarda oyun bittikten sonra her şey bitmiştir. Oyunun sonucuna yönelik olarak önceye veya sonraki bir duruma dönüş olanaklı olmayacaktır. ‘Derhal sona erme’ kavramı böyle anlaşılmalıdır.
Oyun, maddeler 9.6.1 veya 9.6.2 ile 5. maddenin felsefesine göre bitmiş olsaydı, kural koyucu bu maddeleri 5. madde içinde anardı. 5. madde oyunun derhal sona erdiğini, madde 6.2.1 de hamlenin tamamlanmasını anlatırken konunun bu noktada açıklanması yanlıştır. Bu temel çıkarım nedeniyledir ki 9.6.1 ve 9.6.2 maddelerinin oyunu derhal sonlandırmadığını ‘tartışmasız biçimde’ söyleyebiliriz. Bu yolda farklı çıkarım ve kanıtlar düşünülemez. Çünkü maddelerin dilinde ve ruhunda ‘derhal sona erme’ yaklaşımı bulunmamaktadır. Anlaşılıyor ki bu maddelerin açıklamaları yapılırken de okuryazar bir duruş sergilenmemiştir.
Aynı yönde bir yanlış okumaya daha bakalım. Bu yanlış okuma madde 9.6.2’nin yine 5. maddeyle ilişkilendirildiğinde bir kez daha ortaya çıkıyor. Kuralın son hükmünde “Son hamlede mat yapılmışsa mat geçerlidir.” denilir. Son hamlenin salt serinin 75. hamlesi olarak ele alınması hem maddedeki tanıma hem de kurallar bütününe ters bir bakış açısı doğurur. Sözü edilen son hamle serinin değil, oyunun yapılan son hamlesidir.
Hatalı okuryazarlık eseri olarak; oyunda 75 hamle sonunda oluşan bir beraberlik sonradan fark edildiğinde, oyun mat konumuyla bitse bile beraberliğe dönüleceği söylenir. Bu söylemle yapılan değerlendirme ve bu yönde yapılan öğretiler yanlıştır. Oyunun son hamlesinde mat konumu oluştuğunda 75 hamleden oluşan beraberlik konumuna artık dönülemeyecektir. Ortaya çıkan bu durumların ‘etkisi bakımından’ eşdeğer sonuçlar doğurmadığına daha önce değinilmişti.
Oyun bitti
Bir başka önemli yanılgı, okuryazar yanlışlığı da elektronik cihaz yasağını içeren madde 11.3.2.1’in uygulama sonucu üzerinde yaşanmaktadır. Uzunca bir süredir konu üzerinde pek çok kez yazılar yazılmasına, açıklamalar ve uyarılar yapılmasına karşın bu okuryazarlık kazasının hâlâ yaşanıyor olması talihsizlikten öte değildir. Madde oyun sırasında ortaya çıkacak bir ihlalin sonucunu anlatır. Madde 11.3.2.2 de uygulanacak yaptırıma yer verir. Madde ‘oyun sırasında’ oluşma koşulunu öne alarak okuryazarlar için çok açık bir hüküm doğurur.
Oyunu bitmiş olan oyuncuya, artık oyun sırasındaki zaman dilimini yaşamıyor olmasına karşın, aynı maddenin yaptırımının uygulanmasını öngören açıklama ve uygulamalar okuryazarlık kazası değil de ya nedir? Oyunu bittikten sonra bu ihlali yapan oyuncuya madde 12.9’a göre hakemin öngöreceği bir yaptırım uygulanması yerinde ve yeterlidir. Ama 5. maddeye göre biten bir oyunun sonucu bu maddenin yaptırımıyla değiştirilemeyecektir.
Başhakem ve yetkileri
Yarışma kuralları kapsamında (FIDE General Regulations for Competitions / FIDE Yarışmalar Genel Yönergesi) başhakeme yarışmanın doğru biçimde yürütülmesi ve tamamlanması yönünde görevler verilir, yetkiler tanınır. Söz konusu yönergenin 3.2 maddesinin son hükmünde “Oyun koşullarının FIDE Kurallarının gerekliliklerini yerine getirip getirmediği yönünde son kararı yine başhakem verecektir.” denilmektedir. Anlatımda dile getirilen ‘son kararı verme’ yönündeki yetkinin genişletilerek anlaşıldığı, bu yönüyle yapılan uygulamalarda başhakemin oyunun zaman temposunu dahi değiştirdiği görülmüştür. Bu hatalı bir tutumdur. Başhakemin her konuda, hatta yarışma yönergesinde sınırsız değişiklik yapabileceği şeklinde bir anlayış geliştirilmesi yine bir okuryazarlık sıkıntısıdır. Hâlbuki maddede geçen son kararı verme yetkisi, içinde geçtiği maddede sıralanan ‘oyun koşulları’ üzerinde verilen bir yetkidir. Böyle anlaşılmalıdır.
Sonuç
Benzer örnekleri başka kural maddeleri ve yarışma yönergelerini de ele alarak artırmak olanaklı olmakla birlikte, konu kapsamında okuryazarlık konusunun anlaşılırlığı yönüyle yeterli ama önemli örneklerin sergilendiği görülmektedir.
Birbiriyle çelişkili okumalar nedeniyle uygulamada görülen aksaklıklara kafa yorarak önemli bir eşik aşılabilecektir. Yazılı düzenlemelerin pek çok hükmünün yorumlara dayandığı, başka yazılı düzenlemelere de göndermeler yapıldığı, kaynak gösterildiği ve süreç içinde güncellendiği de bilinmektedir. ‘Özyeterlik’ bireyin kendi yeteneklerine ilişkin algısı ve inancı olduğuna göre, yetişecek olan hakem, antrenör ve görevlilerin mevzuat okuryazarlığına ilişkin özyeterliklerinin de üst düzeyde olması hedeflenmelidir.
17 Haziran 2020
Tahsin AKTAR
İlgili Makaleler İlgili Kaynaklar
Yorumlar -
Yorum Yaz