• Favorilere Ekle





Yaptırım Hukuku ve Stratejisi

Yaptırım Hukuku ve Stratejisi

Hakemler, kurallarla adı konularak belirlenmiş yaptırımları daha az veya daha yoğun güçte uygulayamaz!

Bu başlık altında ele alınan esas konu yaptırımlardır. Konu, üç ayrı yazıyla ele alınarak çözümlenecektir. Üçlemenin ilk yazısında yaptırım ve uygulamanın hukuk penceresinden görünüşüyle uygulamada güdülecek temel amaç incelenecektir.

Yaptırım, bireyin, uyması gereken kurallara ve yükümlülüklere aykırı davranması durumunda ortaya çıkan hukuki sonuçtur. Yaptırım neden uygulanır? Öncelikle, kurallara uyulmama sonucu haksızlığa uğrayan kişinin düşkünlüğünü gidermeye yönelik olarak yaptırım uygulanır. İkinci olarak da, kurallara uymayarak bu haksızlığı gerçekleştiren kişinin de oluşturulan hukukun belirlediği yönde bir etkide bulunmasını sağlamak üzere uygulanır. 
 
Yaptırım, güvenlik önlemi, yasak ve tam kuralsızlık
‘Yaptırım’, bir suç oluşmuşsa bunun karşılığı olarak uygulanır. Yaptırımlar doğrudan uygulanabildiği gibi ‘güvenlik önlemi’ anlamında, yaptırım yerine geçecek başka önlemler de uygulanabilir. Yaptırımlar ve bunun yerine geçebilecek güvenlik önlemleri, ancak yazılı belgelerle oluşturulmuş kurallarla konulur. Kurallar içerisinde açıkça suç olduğu belirtilmemiş bir eylem için hiç kimseye bir yaptırım uygulanamaz. Bundan ayrı, yaptırım uygulamaya yetkilendirilmiş kişiler kurallarda yazılı hükümlerin dışında bir yaptırıma da hükmedemez.
Bu yazıda, belki de ilk kez karşılaşılacak, bazı kavramlar ortaya konulacaktır. Satranç oyun kurallarıyla yarışma kurallarını incelediğimizde temel yaptırımlarla bunların yerine geçecek güvenlik önlemlerini görmek olanaklıdır. Kuralların içinde, açıkça ‘yasak’ olduğu belirtilen davranışlar veya eylemlerle ‘tam kuralsızlık’ olan durumlar vardır.
 
Yasak sayılmış davranış veya eylemler, kurallarla tanımlanmış yaptırımlarla giderilir. Geçersiz hamle için rakibin süresine iki dakika zaman eklenmesi bu duruma verilecek bir örnektir. Kural maddelerinin pek çoğunun “Bu hareket yasaklanmıştır” denildiği bilinir. Ama ardından yazılı bir yaptırıma da yer verilmez. Yaptırım uygulayacak hakemlerin kurallarla belirlenmiş başka önlemleri uygulaması beklenir.
 
Tam kuralsızlık kavramı ağır ve açık bir biçimde kurallara aykırı olan ve aslında yok hükmünde olması gereken, iptal edilmesi zorunlu olan durum ve eylemlerdir. Oyuna yanlış dizilmiş taşlarla, ‘başlangıç konumuna aykırı’ olarak başlanması tam kuralsızlık durumu için belirgin bir örnektir. Yasak davranış ve eylemlere uygulanacak yaptırımlarla tam kuralsızlık durumları, ‘Yaptırımlar ve Uygulamaları’ başlıklı sonraki yazıda incelenecektir.
 
Yaptırım stratejisinden ne anlıyoruz?
Hakemlerin doğru öngörüler oluşturması çok önemlidir. Oluşturulan bu öngörü sayesinde yarışmanın sürecini, geleceğini yönlendirebilmesi olanaklıdır. Bu yolda yaşanmış bir başarıyı öne alarak aynen uygulamak yerine farklılığı yaratmak önemli olacaktır. Hakem, olası kuralsız tutum ve davranışların hangi durumlarda ortaya çıkabileceğini bilmelidir. Hakemin bu alanda bir politika oluşturması beklenen sonuçtur. Oluşturulan politikaya destek verecek önlemler sıralanmalıdır.
  • Hakemden beklenen varlığını hissettirmeden ama gerektiğinde hemen orada var olabilmesidir.
  • Oyunu kesintiye uğratmadan, olası en son aşamada oyuna karışarak el atması beklenen davranıştır.
  • Hakemin, oyunun devamı için, sabır ve dinginlik içinde olması beklenir.
  • Hakem, uygulamalarında, oyunu bitirmek yerine devam ettirecek duyguya sahip olmalıdır. Böyle hareket etmeli, yorum ve uygulamalarında bu ilkeyi gözetmelidir.
Kurallar incelendiğinde görülecektir ki, birçok yerde “hakem başka bir karar vermedikçe” denilir. İşte bu ayrıntı, hakemin oyunu bitirmek yerine devam ettirmeye yönelik duygusunun kurala yansımasının mantığıdır.
Benimsenen bu amaçlara ulaşmak için uygulanabilecek geçerli tüm yöntemlerin bir arada kullanılması gerekecektir. İşte, oluşturulan ‘strateji’ bu yolda değerlendirilecektir.
 
İlkeler
Çok önemli bir ilkenin, oyuncular, antrenörler, hakemler ve yarışmalarda yer alan diğer bileşenler tarafından sıkıca bilinmesinde yarar vardır. Hakemler sadece kuralların emrettiği görevleri yapar. Hakemler, yarışma boyutu oluşturulduğunda, satranç taşları ve oyuncular var olduğu için gereklidir. Hakemler, salonda yerlerini alırken yaptırım uygulamak için orada olmadıklarını çok iyi bilmelidir.
 
Yaptırımın Belirlenmesi
Ortada kurallarda yasak olduğu belirlenmiş somut bir durum varsa, bunu suç saymak doğru yaklaşımdır. Hakem, yaptırım uygulamaya karar verirken, ortaya çıkan somut durum karşısında şu ilkeleri aramalıdır:
  • Suçun işleniş biçimi.
  • Suçun işlenmesinde kullanılan araçlar.
  • Suçun işlendiği zaman ve yer.
  • Suçun konusunun önemi ve değeri.
  • Oluşan zararın veya tehlikenin ağırlığı.
  • Olayda kasıtlı veya kasıtsız davranışın ağırlığı.
  • Suçlunun davranışıyla güttüğü amaç.
Hakem, anlayışı ve sezilerine dayanarak belirlenmiş bu ilkeler ışığında, işlenen suç için kurallarda öngörülen yaptırımın alt ve üst sınırını belirleyecektir. Ama unutulmamalıdır ki, hiçbir hakem kurallarla adı konularak belirlenmiş yaptırımları daha az veya daha yoğun güçte uygulama yetkisine sahip değildir.
 
Uygulanacak yaptırım için üç önemli tutumun geçerliğini de aramak gerekir.
  • ‘Yerindelik’, uygulanacak yaptırım için verilen kararın doğruluğunu anlatır.
  • ‘Orantılı güç’, suç ile yaptırımın ‘muvazi’, anlaşılır bir dille, dengeli, paralel olması gerektiğini ortaya koyar.
  • ‘Yeterlik’, uygulanan yaptırımın, ilk, tek ve son uygulama olup olmadığını yansıtır. Davranış spor ahlakına ve disiplinine aykırı olay ve eylemler kapsamında mıdır? Suçlunun ayrıca disiplin hukuku yönünden de yargılanması gerekecek midir? Yoksa uygulanan yaptırım yeterli midir?
Bu tutumlar aranmadan bir yaptırıma hükmedilerek uygulanması sakıncalı olacaktır.
Yaptığı hamleyi tek tek kaydetmeyi unutan, kaydetmede geciken oyuncuya yaptırım uygulanabilir. Buna hükmedilmesi durumunda ‘karar yerindedir’ diyebiliriz. Ancak, doğrudan o oyunu kayıp sayan bir yaptırım uygulandığında suç ile yaptırım ilişkisinde ‘orantılı güç’ yoktur diyebiliriz. Yasaklı eylemle uygulanacak yaptırımın orantısız olması durumunda gereksiz tartışmalar ve itirazlar oluşacaktır ki, sonrasında, belki de uygulayacak başka yaptırımlar aranacaktır. Öyleyse, benzer durumda, doğrudan yaptırım uygulamak yerine hakemin bir güvenlik önlemi alarak orantılı güç oluşturması en doğru yaklaşım olacaktır.
 
Spor ahlakına ve disiplinine aykırı olay ve eylemleri nedeniyle bir oyuncu yarışmadan doğrudan çıkarılırsa, eylemin ayrıca bir disiplin suçu oluşturup oluşturmadığına karar vermek gerekecektir. Eğer böyleyse uygulanan yaptırım ‘yeterli’ olmayabilir. Disiplin hukuku ele alınarak da yargılanması istendiğinde yeterlik yönünden gelişen tutum da yerine getirilmiş olacaktır.
 
Hakemlerin ve yarışma yöneticilerinin, hangi suçların spor ahlakına ve disiplinine aykırı olay ve eylem kapsamında olduğunu bilmelerinde yarar vardır.
 
Oyuncunun oyun sırasındaki davranışının kurallara aykırı olduğunu düşünen hakem, bu oyuncuyu o oyunda yenik sayabilecektir. Aynı oyuncunun, devam eden yaptırım uygulamasıyla, bir tur da eşlendirme dışında tutulması doğru bir uygulama olmayacaktır. Uygulamada aynı suçtan iki kez yaptırım uygulanmış olacaktır ki bu doğru değildir. Ancak yenik sayma sonrası oyuncunun davranışlarında olumsuz tablo yoğunlaşırsa, eylemler farklı olduğundan, yeni yaptırımlar uygulanabilecektir. Oyuncunun yarışmadan doğrudan çıkartılmasında aynı mantık aranmamalıdır.
 
Aktif ve pasif duruş
Yaptırım uygulanırken, belki de ilk kez, burada farklı bir bakış açısıyla yaklaşılacağını belirtmeliyim. Oyuncuların tutumları, yasaklanmış davranışlar karşısında pasif veya aktif duruşuyla ilişkilendirilecektir. Uygulamada oyuncuların aktif veya pasif duruşlarıyla yaptırımın sınırları belirlenmelidir.
 
Oyuncuların aktif veya pasif duruşlarını başka sporlarda da görmek olanaklıdır. Basketbolda, oyuncular ‘boyalı alanda’ topsuz olarak bulunduklarında, pasif oldukları için, ‘3 saniye’ kuralına karşı koymuş sayılmazlar. Dolayısıyla takıma bir yaptırım uygulanmaz. Benzer biçimde, futbolda da akın yapan takımın oyuncularından birinin, kaleciyle arasında karşı takımdan bir oyuncu bulunmuyorsa ‘ofsayt’ kuralına karşı koymuştur. Ancak, bu bölgede topsuz biçimde yer alan veya topa yönelmeyen bir oyuncu pasif pozisyonda olacağından ofsayt kuralına karşı koymadığı için takım bir yaptırımla karşılaşmaz.
 
Oyunu bitmiş bir oyuncu oyun salonunda cep bilgisayarıyla kendi oyununu çözümlemeye çalışıyorsa bu oyuncuya ‘pasif duruşta’ diyebiliriz. Pasif de olsa, oyun salonunda yaşanan bu davranış suçtur. Anlaşılıyor olsa gerek ki, pasif duruştaki suçlular için alt sınırdan yaptırım uygulanmasına karar vermek daha doğru adım olacaktır.
 
Sonraki yazılarda yaptırımlar konusuna devam edilecek. Kurallarla belirlenen yaptırımlar, ‘Yaptırımlar ve Uygulamaları’ başlığıyla ikinci yazıda madde madde incelenecek. Üçlemenin son yazısında da ‘Disiplin Hukuku ve Yargılamalar’ ele alınacak.   
  
23 Mart 2018
 
IA&IO Tahsin AKTAR

Yorumlar - Yorum Yaz